Anasayfa » Çiftçi ve Girişimci – Armağan Portakal ile Röportaj

Çiftçi ve Girişimci – Armağan Portakal ile Röportaj

admin

Çiftçi ve Girişimci – Armağan Portakal ile sizler için çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisi gerek azmi gerek doğa ve kahve sevgisi ile çok değerli işlere imza atmış, yer aldığı her noktada hakkını veren çok değerli isimlerden birisidir. Sözü çok uzatmadan hazırsanız röportajımıza geçelim…

Armağan Portakal Kimdir?

1969 yılında dünyaya gelen Armağan Portakal, kurumsal ve freelance pazarlama kariyeri ardından, gezdi, yazdı, fotoğrafladı, sosyal sorumluluk odağında sergiler organize etti. Kızlarım dediği Tesadüf ve Pencere kitaplarını yayınladı. Doğma Yavrum Dünya Çok Kalabalık öykü kitabı Doğan Kitap’tan çıktı ve 4 baskı yaptı.

Hayatının bu devresinde çiftçi ve girişimci. 2015 yılında çiftçiliğe başladı. Zeytine ve toprağın ritmine hayranlıkla Torlak Çiftliği’ni kurdu. Çiftçiliğini e-ticaret ile birleştirdi. 2019 yılında özel kahve markası Blend1601’i kurarak e-ticareti geliştirdi.

Kendini “Bütünün bir parçası” olarak ifade etmektedir.

Doğaya ve Zeytinlere Olan Merakınız Nasıl Başladı?

Çocukluğumdan beri zeytinleri severim. Ege’nin Zeytin Dağı bölgesinde ananemin zeytinlikleri vardı ve bize her yıl zeytin ve zeytin ürünleri gelirdi. Babamda Urlalı. Biz direk bir fiil içerisinde olmasak bile çemberimizde zeytin hikâyemiz hep vardı. Biz zaten doğma büyüme Egeliyiz ve Egeliler zeytine daha yakındır.

Torlak Çiftliği’nden Bahseder Misiniz?

2014 yılında araziyi alınca içerisinde bulunan zeytin ağaçları hürmetine üreten bir yer yapmaya karar verdik. İçerisinde sadece bir ev olan pasif bir arazi değil üreten bir yer olsun istedik. Kendi çabamızla burayı küçük bir çiftlik haline dönüştürdük.

İsmini Torlak Çiftliği koyduk çünkü torlak; acemi, toy, güçlü anlamlarına geliyor. Benim 45 yaşımdan sonraki çiftçiliğimi anlatıyor aslında. Hem kendime güveniyorum ama diğer taraftan daha çok yolun başındayım ve öğreniyorum diye Torlak çiftliği adını verdik.

Burada daima butik, yalın ama zengin, kendi küçük ama yüreği büyük işler yapmaya çalıştık. Doğal yöntemlerle ve en iyi bildiğimiz işlere odaklandık.

Daha sonra tasarıma eğildim. Bizim gibi sonradan olma çiftçiler kendi bakış açımızı da yansıtıyoruz. Dolayısıyla hem toprağı beslemek, korumak, hem verdiği nimetlerden faydalanmak, hem de işin içine el sanatları ve tasarım katmak istedim. Bu nedenle de el sanatları yapan ve kolunda altın bileziği olan yeteneği olan insanlarla 2019 yılından beri tasarım ürünler yapıyoruz. Torlak Çiftliği ile başlayan bize özel tasarlanmış ve bizim için üretilen eserler, şimdi Blend1601 bayrağı ile devam ediyor. Hepsi bir döngü içinde gelişiyor.

Tabi bu yaşam gibi evirilen bir süreç. Torlak Çiftliği şuan dinlenme evresinde diyebilirim. Üretimlerini, atölyelerini, etkinliklerini yavaşlattık. Sadece kendi mahsulümüz zeytin ürünlerimize odaklandık. Çünkü, Blend1601 kahve bu sistemin içinden doğdu. Kahveyle beraber tasarımlar ve etkinlikler, kahve tarafına doğru evirildiler.

Kahve Fikriniz İlk Nasıl Ortaya Çıktı?

2019 yılıydı, burada zeytin ve işlediğimiz gıda ürünleri dışında ilk tasarım ürünlerimiz ortaya çıktı. Seramikti. Daha sonra gümüş tasarımlar ve altın tasarımlar oldu. Bu süreçte sürekli el sanatları yapan sanatçılarla çalıştık. Üretilen bütün ürünleri çiftlik olarak e-ticaret sistemi ile satışını gerçekleştirdik.

2019 yılında sadece bize özel ve bizim için tasarlanmış ürünler tutkumun sonunda Aile dostumuz ve arkadaşımız Alper Ulus ile çalışarak kahvemizi yapma kararı aldık. O bana her zaman Çoban Kaldi ve Keçisi efsanesini severek anlatırdı. Zeytinle uğraşanlar bilirler zeytinin çok eski ve kadim dostlarından biri çoban ve keçidir. Birbirleriyle faydalı bir ilişki kuran bir üçlüdür. Dolayısıyla kahvenin çoban keçi efsanesi, zeytinin çoban keçi ilişkisi zihnimde şimşekler çaktırdı ve bu ortak patikadan gitme kararı aldım.

Ben Blend1601’i kahve sektörüne girmek için değil bize özel ve sadece bizim için üretilen özel bir ürün oluşturmak istediğim oluşturdum.

İlk önce Alper’e hayalimi anlattım. Kokusundan tadından hayalimde nasıl bir şey olduğundan bahsettim. Burada ki asıl unsur 30 yıllık hayalimi şekillendirip anlattım. O da 30 yıllık bilgi ve tecrübesi ile çok soyut olan bir anlatımı, somut ve gerçek hale getirdi.

İlk çıkan ürünüm blenddir benim. Farklı farklı çekirdeklerin çiğ karakterleri, kavrum sırasındaki karakterleri ve işlem süreci boyunca karakteristik değişimlerdeki uyumu sağlamak bir uzmanlık ve tecrübe gerektiriyor. Alper Ulus tecrübesiyle bunu sağladı bizim için.

İlk çıkan göz ağrım 500g filtre ile çekirdek kahvedir. Akabinde Türk Kahvesi ürünümüzü çıkardık. Sayıca az ve öz ürünümüz vardır. Bu sene ilave olarak yöresel single origin kahve gruplarını çıkarmaya başladık.

Marka İsminiz Blend1601 Nereden Geliyor?

Hayalimi anlattıktan sonra Alper (Ulus) denemeler yaparak birkaç çeşit blend hazırladı. 16 Ocak günü fabrikaya gittim ve denemeleri tattık. Hazırladığı kahvelerden bir tanesi aradığımız koku, tat ve ağızda bıraktığı hissiyat olarak çok hoşumuza gitti. O denemede derinleşmeye karar verdik.

Kahvenin blend oluşu, tarihin 16 Ocak olması ve benim bir anısı olmasını istediğimden Blend1601 ismini verdim. Yalın düşünmeye gayret ettim. Marka tescil ve diğer evrak işlemlerinden sonra resmi olarak marka Blend1601 doğmuş oldu.

Blend1601’de şöyle önemli bir husus bulunmakta. Alper Ulus, 30 yıldır bu sektörde hem Türkiye’de hem dünyada kendini kanıtlamış ve gerçekten büyük tecrübeler edinmiş çok değerli bir isim. Bu 30 yıllık meslek hayatında ilk defa bir pakete imzasını attı: bu Blen1601’dir.

Biz önce iki çok iyi arkadaşız sonrasında ise işini tutkuyla yapan iki iş insanıyız. Blend1601’i de tutkumuzun ve iş yaşamımızın bir ortak noktası olarak oluşturduk.

Hep söylerim, ben kimseyle rekabet içinde değilim. Kahve sektörü çok büyük ve rekabeti yoğun bir sektör olmasına rağmen benim hiç kimse ile bir rekabetim yok. Sadece iyi bir kahve içmek, inandığım işleri yapmak, iyi bir kahveyi deneyimlemek isteyen kahve tutkunlarına ulaşmak istiyorum. Dünyanın en kahvesi benim kahvemdir demiyorum ama çekirdeğinden, kavurumundan, verilen emekten bu iyi bir kahvedir diyorum.

Blend1601 Kahve Firmanızdan Bahseder Misiniz?

Yalınlığı zenginlik olan bir markadır. Ürün çeşidimiz azdır bunları ise özel tasarlanmış ürünler ile destekliyoruz. Son yenilik olarak yöresel single origin kahveleri çıkarttık. Arzum şuydu; çok bilinen, çok duyulan tek kökenli kahvelerle başlamak istemedim.

Arabica’nın anavatanı Etiyopya’dan çıkan gerçekten küçük aile çiftliklerinden gelen çok özel kahveler ile çıkış yaptık. Hepsi Arabica, hepsi elle hasat, shade grown kıymetli çekirdekler. Bunların ilki Guji Hambela idi yadigar çekirdeklerdir. İkincisi Djimmah Limu yadigâr çekirdeklerdir. Üçüncü olarak Etiyopya Kissaro çekirdeklerini piyasaya sürdük. En yenisi Yirgacheffe Idido çekirdeğini portföyümüze kattık.

Çekirdeklerimin özel olmasını ve nitelikli olmasını önemsiyorum. Çekirdeklerimi göstermekten gurur duyuyorum çünkü çekirdeklerimi gösterebiliyorum. Kavurmaya gidebiliyorum ve kavurma anını gururla paylaşabiliyorum.

Çünkü daha önce belirttiğim gibi çok rekabete açık bir sektörde biz güzel kıymetli çekirdeklerle hassas bir kavurmayla bunları müşterilerimize sunabiliyoruz. Sadece e-ticaret kullanıyoruz kendi web sitemiz üzerinden.(buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz)

Bunun dışında bilindik perakende sektörüne markamı açmadım. Farklı bir yol izliyorum butik kalmaya özen gösteriyorum. Çok kıymetli ve özel olan yerlerle işbirliği yapıyorum. Bunlar kendi içerisinde uzmanlık alanı olan noktalar. Kendi işinde uzman ve kıymetli noktalarla işbirlikleri yapıyorum ve ürünlerim oralarda satılıyor ya da servis ediliyor.

Esas dükkânım e-ticarettir ve oradan da vazgeçmiyorum. Çünkü 2016 yılından beri yani Torlak Çiftliği ile başlayarak e-ticaret ile satış yapıyorum, derinleşiyorum E-ticaret altyapısını kullanarak bu işi bir cep telefonu üzerinden yönetebiliyor olmak beni mutlu ediyor.

Geleneksel ticarete göre, sürekli altyapı yenilenmesi, güncellenmesi, arka planda kesintisiz teknoloji yatımı gerektiren bir iş ama keyifli bir iş. Zevk alarak yapıyorum. Çünkü kendi seçimim.

Bizim bir kafemiz veya kendimize ait bir mekânımız yok. Bizden sadece standart paketli ürün alabilirler. Ben kahvesi olan ama mekânı olmayan bir markayım. Biz müşterilerimize ilk günden itibaren yani 3,5 yıldır içeriği oynanmamış aynı ürünü müşterilerimize sunuyoruz. Bu nedenle bize inanan bize güvenen ve ilk günden beri alışveriş eden çok iyi müşterilerimiz var her birine tek tek teşekkür ediyorum.

Çiftliğin ve Kahve Firmanızın Kitaplarınız da Yansımaları Var Mıdır?

Hayır, çünkü kitaplarım toprak ve çiftlik hayatımdan önceydi. Ancak, içsel bakış açımda topraki çevre hep vardı ve yazılarıma yansıyordu. Yol beni toprakla buluşturdu.

Torlak Çiftliği hayatımla birlikte yaklaşık sekiz yıldır hiç bir şey yazamadım çünkü toprak kendine sadakat istiyor. Benim için çok yeni bir şey, her gün bir öğrenme süreci yaşıyorsunuz.

Bunun dışında egede bir bahçe fikri çok romantik gibi görünüyor olsa da hem zorlukları olan hem de sahip olduğunuz ağaçların canlı olduğunu biliyor olmanın bir sorumluluğu var. Bu nedenle odağım yaklaşık sekiz yıldır doğa ve üretkenlik. Buradan dayeni  bir fide olarak kahve fikriyle Blend1601doğmuş oldu.

Kahvenin Ülkemizdeki Durumu Hakkında Düşünceleriniz Nedir?

Öncelikle kültürümüzün çok temel taşı unsurumuz, Türk kahvesidir. Bu kadar temelde olan bir ürün son yıllarda özellikle pandemi ile birlikte espresso içecekleri, yeni demleme ekipmanları ve yeni nesil kahvecilik ile beraber hayatımızda daha büyük bir yer kaplamaya başladı.

Sadece Türk kahvesi olarak bildiğimiz ve bundan keyif aldığımız bir ürün farklı yaş gruplarına farklı kesimlere yayılarak hayatımızın bir paydaşı haline geldi. İstatistik veriler elbette daha net bir tablo koyacaktır önümüze ama kahvenin hayatımızın her anında, iyi anımızda, kötü anımızda, yalnızlıkta kalabalıkta hayatımızın önemli bir paydaşı olduğunu düşünüyorum.

Son yıllarda espresso bazlı ve filtre bazlı kahvelerin hayatımıza girmesi ile birlikte farklı demografik kesimler ve gençleşen tüketici ile tüketim alışkanlıklarını revize ettiğini düşünüyorum.

Gençlere Ne Tavsiye Etmek İstersiniz?

Ben çalışmayı çok sevdim. Çalışmaktan, burnumu sürtmekten, ‘bu benim işim değil’ demeden çalışmaktan hep keyif aldım. Bugüne kadar yaptığım her işten keyif aldım.

İnsan deneyerek, çalışarak, bazen düşerek, sonunda kalkarak bir şeyler öğreniyor. Anlatacak bir hikayesi oluyor ve her defasında yeni bir kapıya ulaşıyor.

İş beğenmezlik yapmalarını istemem. Yeni deneyimler, yeni tecrübeler, yeni insanlar, kişinin hem kendi kişisel gelişimi, hem iletişim ağını geliştirmek, hem de tecrübeler edinerek farklı unvanlarda çalışabilmesi için önemlidir.

Çiftçi ve girişimci. Bütünün bir parçası.

Yorum bırakın

İlgili Paylaşımlar