Sosyalleşme Aracımız Kahve
Uzun Lafın Kısası ‘Gönül Ne Kahve İster Ne Kahvehane, Gönül Sohbet İster Kahve Bahane’.
Gündelik yaşamın içerisinde, fiziki etkilerinin dışında sosyolojik anlamıyla önemli bir yere sahip olan ‘kahve’ aynı zamanda tüketim toplumlarında sosyalleşme aracı olarak kullanılması yönünde büyük ve önemli bir etki alanına sahiptir.
Kahve tüketiminin, hafızayı güçlendirmesi kişiye zindelik vermesi gibi fiziksel etkilerinin yanında simgesel anlamlar taşıyan ve sosyalleşmeye eşlik eden bir araç haline gelmiştir.
Türk Kahve Kültürü Ve Etkileşimi
Farklı kültürlerde kahve içmek, sohbet etmek ve ilişkileri güçlendirmek için yaygın bir gelenektir. Gelenek, görenek ve alışkanlıklarımız kültürel değerlerimizi oluşturuyor ve bu değerler uzun bir zaman sürecinde birikimler sonucu ortaya çıkıyor. Türk kahvesini özel yapan sebep ise kendine has bir kültür meydana getirmesidir. Türk kahvesi geleneğine ilişkin bilgi ve seremoniler; kız isteme törenleri, kahvehane buluşmaları, fal bakma ritüelleri Türk toplumunun vazgeçilmez birer kültürel mirasıdır.
Kahveyi içtikten sonra “kahve falına” bakılması bu kültüre verilebilecek en iyi örnekler arasında yer alıyor. Kahve, Türk toplumunda sohbetlerin ana unsurudur ve kahvesiz sohbetler eksik kalır.
Ünlü bir Türk atasözü der ki; “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır. ” Bu söz aslında Türk kahvesinin ne kadar değerli olduğunu gösterir.
Kahvenin sadece bir içecek olmadığını, aynı zamanda uzun süreli anılar ve ilişkiler yarattığını vurgular.
Bu görüşten hareketle kahvenin sakinleştirici, zihin açıcı ve uyandırıcı etkileri düşünülürse bireysel ve toplumsal iletişimde de özellikle sorun çözmede kahve kullanımının daha sağlıklı bir iletişime zemin sağlayacağını düşünmek yerinde olacaktır.
Sosyalleşme Aracımız Türk Kahvesi
Türk kahvesi sadece bir içecek değil aynı zamanda, sosyalleşmek için kültürel boşlukları, toplumsal değerleri ve inançları bir araya getiren toplumsal bir çalışmadır. Türk kahvesinin sosyalleştirme rolü, Osmanlı zamanında İstanbul’da dikkat çeken dekorasyonlarıyla, ilk kahvehanelerin açılmasına dayanmaktadır. Osmanlı toplumu gündüz yaşayan bir toplum olmuştur.
Prof. Dr. Cemal Kafadar’a göre ise kahve ile “gecenin fethini” gerçekleştirmişlerdir.
Artık Osmanlılar Ramazan geceleri dışında da sabahlara kadar açık olan kahvehanelerde buluşup bir fincan kahvenin bahanesi ile bir araya gelmişlerdir. Tüm bunlar bireylerin yaşam şeklini ciddi anlamda değiştirmiş artık Osmanlı’da sosyalleşme, kahvehanelerin ev sahipliğinde farklı bir ivme kazanmıştır.
Kahve İle Sosyalleşiyor, Mola Veriyor Ve Eğleniyoruz
Türk kahvesi gelenek, misafirperverlik, arkadaşlık, nezaket ve eğlence sembolü olarak önemli bir yer taşıyor. Bu geleneksel içecek, tarihi, siyasi, sosyal ve kültürel bir geçmişe sahiptir ve birçok anlamı içinde barındırır.
Özel günlerde, dini bayramlarda, komşu ziyaretlerinde ve arkadaş çevrelerinde bir bardak su ile ikram edilir. Bu ritüel, iletişimi güçlendirir ve insanlar arasında bağ kurar.
Kahve dükkânları ise arkadaşlarla buluşma noktaları haline gelmiş; sabah kahvesi, iş yerindeki kahve molalar gibi dinlenme zamanlarına eşlik etmektedir. Aynı zamanda iş toplantıları ve iş görüşmeleri içinde en çok tercih edilen içecek halini almıştır.
Türk kültürünün önemli unsurları arasında yer alan kahve, ikram edilme özelliği ile önceleri sosyal bir statü göstergesi iken gün geçtikçe eğlence, sohbet ve misafirlik gibi sosyal kurumların yeri doldurulamaz içecek halini aldı.
Flört etmeye başlayacak çiftler içinde kahve önemli bir görüşme aracı olmuştur. Üstelik tüm bunların kaynağı yalnızca bir fincan Türk kahvesidir.
Sosyalleşme Aracımız Kahve Son Olarak;
Meister Eckhart’ın dediği gibi, kahve uykuyu kovar, hayal kurdurur ve insanı harekete geçirir.
Aynı şekilde Talat Sait Halman’ın ifadesiyle, hayat bir fincan kahve gibidir, nasıl içersen öyle gelir.
Bu sözler, kahvenin sadece tadıyla değil, aynı zamanda düşüncelerin ilham kaynağı olarak günlük yaşantımız içerisinde yerinin önemli olduğunu vurgular.
Yazarımız Ceyda Kazan‘ın kaleminden…