Anasayfa » Kahve Kelimesinin Kökleri

Kahve Kelimesinin Kökleri

admin

Kahve Kelimesinin Kökleri

Tık Tık Tık !!! Kahve kelimesinin köklerine gelin beraber bakalım. Ne dersiniz?

Kahve, “coffea” isimli ağacın meyvelerinden çeşitli işlemler sonucu çekirdeklerinin ayrılması ve bölgeden bölgeye farklılık gösteren demleme şekilleriyle hazırlanmasıyla elde edilen içecek türüdür. Bu meyvelerin çekirdekleri çeşitli işlemlerden sonra suda demlenerek tüketilir.

Her ülkenin kültürel damak alışkanlıklarına göre ortaya çıkardığı kendine özgü içecekleri olsa da kahve bunlardan farklı olarak yeryüzündeki çoğu insanın hayatına girmeyi başarmıştır.

Toplumların Kahve Kültürü Ve Ekonomiye Katkıları

Her toplum kendine göre anlamlar yüklemiştir kahveye; kendine göre kavurmuş, demlemiş ve sunmuştur. Ortaya çıktığı günden bu yana sayısız insanın geçim kaynağı olmuştur ve yetiştiği bölgenin ekonomisine yön vermiştir.

Günümüzde ise değerini artırarak insanların beğenisini kazanmaya ve dünyanın her köşesine durmaksızın ulaşmaya devam ediyor. Bu yüzden de dünya üzerinde petrolden sonra en çok ticareti yapılan madde olma özelliğini hala koruyor.

Kahve aynı zamanda kültürel ve sosyal bir fenomendir. Günümüz modern dünyasında sosyalleşme aracı olarak çok sık karşılaştığımız ‘’kahve ‘’nin kelime köklerine beraber inelim. NE DERSİNİZ?

Kahvenin Etimolojisi

Esasen kahvenin kökeninin Afrika’ya dayandığı ve bir içecek olarak kullanımının ilk kez Güney Arabistan’da gerçekleştiği düşünülmektedir. Dolayısıyla günümüzde tüm dünyaya yayılmış olan kahve kültürünün başlangıcına inmek için, Arap edebiyatına göz atılması lüzumu doğmaktadır.

 Bugün pek çok dünya dilinde, o veya bu şekilde, benzer bir sesletim ile ifade edilen “kahve”, esasen Arapça kökenli bir sözcüktür. Muhtemelen kahve kelimesi, ilk olarak Arapça ḳ-h-y (قهي) kökünden türetilmiştir. Arap dilinde ḳahiye (قَهِيَ) fiili, “iştahı kesildi” anlamına gelmektedir.

Bu anlam, ilk başlarda kahve (قَهْوَة) sözcüğünün, içenlerin iştahını kesen bir şarap cinsinin tanımlanması için kullanılmasıyla ilişkilidir. Arapçadaki bu kök, İbranicede “zayıf”, “yılgın”, “dumansı” ve “mat” gibi anlamlarla ilişkili olan k-h-h (כהה) köküyle de kökteştir. Ayrıca kahve kelimesinin etimolojisi, Etiyopya’daki Kaffa (ከፋ) bölgesi ile de ilişkilendirilmektedir.

Kahvenin Kökenleri Ve Tarihsel Yolculuğu

Kahvenin ne zaman ve hangi şartlar altında keşfedildiği kesin olarak bilinmemektedir. Kahve bitkisinin, Madagaskar’dan Sierra Leone’ye, Kongo’dan Etiyopya dağlarına kadar, Afrika’nın dağlık alanlarında yabani olarak yetişebildiği, hatta bu bitkinin Arap Yarımadası’na has olabileceği bir gerçektir.

Mamafih kahvenin Antik Yunan, Roma, Orta Doğu ve Afrika halkları tarafından bilindiğine ve kullanıldığına dair somut bir veri bulunmamaktadır. Öte yandan Arap ve Avrupalı tarihçiler tarafından, bazı efsanevi Afrika anlatılarının aktarıldığı yahut altıncı yüzyıldan kalma bazı kayıp yazmalara atıfların yapıldığı gözlemlenmektedir.

 Ancak elimizdeki mevcut kayıtlar dikkate alındığında, kahve kültürünün on beşinci yüzyılın ortalarında, Güney Arabistan’da yer alan Yemen’in Sufi dergâhlarında ortaya çıktığını söylemek icap eder. Buna karşın Arap literatüründe kahve olgusunun etrafında şekillenen efsanelerin, kültürün ve şiirlerin yadsınamaz bir edebî değeri de bulunmaktadır.

Kahve Kelimesinin Kökeni ve Osmanlı’da Kahvehanelerin Doğuşu

Arapça “kahve” (قهوة)  sözcüğü; Türkçede “kahve” sözcüğüne dönüşmüş, Avrupa’da ise café, caffe, coffee, koffie, kaffee sözcükleriyle adlandırılmıştır.

Hama’ lı yazar İbn Hicce 1416 yılında mektuplardan oluşan mecmuasının isminin kahvetül inşa olması Arap coğrafyasında kahve sözcüğünün uzun zamandır kullanıldığını göstermektedir.

 Ayrıca Peçevi İbrahim efendinin kitabında yazdığı bilgilere bakacak olursak; İstanbul da ilk kahvehaneleri açan Halepli Hakem ile Şamlı Şems in kahve sözcüğünü İstanbul halkına alıştırmış olabilir.

Kahvenin Osmanlı’ya Girişi

Osmanlı devleti 1517 yılında Yemeni topraklarına katması ile kahveyle tanışmıştır. Burada ilk akla gelen, kahve sözcüğü Yemen’den gelmiş olabilir mi? sorusu olacaktır. Fakat Yemen halkı da Etiyopya halkı gibi kahveye bun demektedirler.

Ahmet Raşid Paşanın 1874 yılında yazmış olduğu Yemen günlüklerinde Yemen halkının kahveye bun dediklerini notlamıştır. 1894 yılında Botanikçi Abdülselam Paşanın yemen görevinde halkın kahveye bun dediklerini yazmıştır.

1762 yılında Yemen coğrafyası hakkında detaylı bir kitap yazmış olan Carsten Niebuhr yemen halkının kahveye bun, meyvesine ise “kisher” dediklerini yazmıştır. 

Kahve Kelimesinin Osmanlı’da Benimsenmesi

Kahveyle daha önce tanışan Mekke, Suriye, Mısır gibi ülkelerin etkisi ile kahve sözcüğü dilimize geçmiş olabilir.  Kahvenin Osmanlı topraklarına ulaşmadan önce Hac görevini yerine getirmek için kutsal topraklara giden Türklerin kahveyi tanıyıp öğrenmiş olmaları da ihtimaller arasındadır.

Bunlar dışında ticaret için Osmanlıya gelen Arapların kahve getirmiş olmaları, Türk halkına kahveyi tanıtmış olmaları da kahve sözcüğünün yayılmasında etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Bu bilgiler ışığında kahve sözcüğünün dilimize Arapçadan geldiği ihtimali daha fazla güç kazanmaktadır.  Arap coğrafyasında birçok sufi tarikatın kahveyi ilk tüketen topluluklar olduğunu düşünürsek, Osmanlı sufi tarikatları ile olan ilişkileri neticesinde kahve sözcüğü dilimize gelmiş olması da mümkündür.

Yazarımız Ceyda Kazan‘ın kaleminden…

1 Yorum

Hüsamettin 18 Ekim 2024 - 15:58

Çok ilgi çekici buldum.Avrupa’ya nasıl gitmiş merak ettim.

Yanıtla

Yorum bırakın

İlgili Paylaşımlar